Emzirememe

Emzirmemenin veya emzirememenin dünyanın sonu olmadığını anlamam biraz zaman ve birçok gözyaşı aldı.

Hastaneden eve gelişimizin ikinci gününde Yunus'un bezlerinin hiç kirlenmemesinden yeterince beslenemediğini anladım. Panik içinde hastaneyi aradım, pompayla süt sağmamı ve biberonla beslememi söylediler. İlk bakışta çok kritik bir karar gibi gözükebilir çünkü her yerde bebekler bir kere biberona alışırsa meme zor gelir bir daha memeden emmek istemez diye sözler dolaşıyordu. Bir kaç yerde okuduğuma göreyse bebeklerin ilk bir hafta içinde hem meme hem biberondan beslendiği sürece ikisini de kabul etikleri yazıyordu. Bizde de durum aynen böyle oldu: Yunus biberondan rahat rahat içmeye alışsa da memede uykuya dalmaktan ve keyif yapmaktan da vazgeçmedi. Önemli olan en iyi şekilde beslenmesi olduğu için ben günde 1-2 kere emzirerek geri kalanındaysa biberonla besleyerek 3 ay geçirdim. Sanıyorum ilk üç ay biberonla rahat rahat ve bol bol süt içtiği için başarılı bir gelişme çizgisi gösterdi Yunus. Gücü kuvveti hep yerinde oldu ve ilk yaşında hiç bir hastalık da geçirmedi. Sanıyorum bunun da önemli bir sebebi 6 ay boyunca sadece anne sütüyle beslenmesi ve ilk üç ay bol bol içebilmesi oldu.

Gelelim emziremediğim için sürekli pompa yaparak geçirmem gereken üç ayıma. Herşey planlı olmak zorundaydı, Yunus'u uyuturken süt veriyorduk, uyandığında da süt içene kadar ağlıyor, susmuyordu. Yani onun uyuduğu yaklaşık 2 saatlik süre içinde dinlenip süt üretimimi hızlandırmam ve o uynamadan pompayla sağmam gerekiyordu. Cidden bir yarış yaşıyorduk evde. Yunus'u emzirip uyuttuktan hemen sonra ben de uzanıyor bardaklarca su içip uyumaya çalışıyordum. En fazla 45 dakika sonra da kalkıp pompa yapmaya başlıyordum. Geceleriyse Yunus uyansın uyanmasın ben kalkıp pompa yapıyor, sabaha stok hazırlamaya çalışıyordum. Bu koşturmaca içinde vücudumun Yunus'un temposuna uyan bir ritme girdiğini farkettim. Gerçekten ona bir sonraki öğüne yetecek kadar süt üretebiliyor, fazlasını ne yapsam ne etsem üretemiyordum. Eczaneden Vitamaltler alıp baklavalar yeşillikler bardak bardak süt içmeler... Anladım ki ancak Yunus daha çok içtikçe ben de daha çok üretebiliyordum. Dolayısıyla bu koşturmaca ben biberon yerine emzirmeye dönene kadar devam etti.

Herkeste böyle olmayabilir tabii, kimi tanıdıklarım sütlerinin çokluğundan zamanında çok şikayetçi olduklarından da bahsetti. Sütü tamamiyle boşaltamadıklarında da birçok defa beze oluştuğunu anlattılar. Beze benim başıma bir iki kere geldi, o da emzirmeye başladıktan sonra Yunus'un bir memeyi diğerine tercih etmeye başladığı günlerde. Kendi kendime yaptığım ağrılı ve acılı masaj ve ılık kompreslerle bezelere cerrahi müdahelede bulunmak gerekmedi.